İklim değişikliği ve küresel ısınma tehlikesi her geçen gün artıyor. Birleşmiş Milletler’in tahminlerine göre 2005’ten bu yana dünya nüfusu yaklaşık bir milyar arttı, nüfus artışına paralel olarak enerji ihtiyacımız da artıyor ve enerjinin dikkatli kullanılmaması beraberinde sera gazı salınımını ve karbon ayak izimizi artırıyor ve bu da iklim değişikliği ve küresel ısınma tehlikesini beraberinde getiriyor.
Küresel ısınmaya karşı en önemli katkı ısı yalıtımı uygulamasından geçiyor. Ülke olarak enerjimizin %75’ini ithal ediyoruz. Bu enerjinin %31’ini binalarda kullanıyoruz. Binalarda kullandığımız enerjinin de %80’inini ısıtma ve soğutma amaçlı tüketiyoruz. Binalara ısı yalıtım uygulaması yapılması ve ısı yalıtım levhalarının daha kalın uygulanması ile kullandığımız enerjiden tasarruf edebilir, böylece hem ülke ekonomisine katkıda bulunurken hem de çevreyi korumuş oluruz.
Ayrıca ısı yalıtım uygulamaları fosil yakıt tüketiminin de azalmasını sağlar. Ne kadar az fosil yakıt tüketirsek o seviyede karbon salınımını azaltır ve küresel ısınmaya karşı daha etkin rol oynayabiliriz.
Karbon ayak izi, karbondioksit (CO2) cinsinden ölçülen, üretilen sera gazı miktarı açısından insan faaliyetlerinin çevreye verdiği zararın ölçüsüdür.
Karbon ayak izi, iki ana parçadan oluşur: Doğrudan/birincil ayak izi ve dolaylı/ikincil ayak izi.
Birincil ayak izi, ev içi enerji tüketimi, ulaşım (araba, uçak), dahil olmak üzere fosil yakıtlarının yanmasından ortaya çıkan, doğrudan CO2 emisyonlarının ölçüsüdür.
İkincil ayak izi, kullanılan ürünlerin tüm yaşam döngüsünden bu ürünlerin imalatı ve en sonunda bozulmalarıyla ilgili olan dolaylı CO2 emisyonlarının ölçüsüdür. (şişe suyu tüketimi, et tüketimi, uzak ülkelerden gelen yiyecek içecek, kıyafetler, fazla ambalajlanmış ürünler) (BBC Türkçe)
© 2024 Austrotherm